Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Hacettepe Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2021
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Hande Tosunoğlu
Danışman: Özge Tayfur Ekmekci
Özet:
Küreselleşme, rekabet, ve iş yapısının değişmesi gibi faktörler, kısıtlı olan zamanın iş ve aile
alanları arasında adil bir şekilde bölüştürülmesine engel olmakta ve artan taleplerin
karşılanması yönündeki baskılar çalışanları işte daha fazla vakit geçirmek zorunda
bırakmaktadır. Meydana gelen bu değişikliklerin iş ve aile alanları arasında çatışma
yaşanma ve tedbir alınmadığı taktirde duygusal tükenmişlik gibi kronik rahatsızlıkların
ortaya çıkma olasılığını arttırdığı düşünülmektedir. Bununla birlikte iş-aile çatışmasının
herkes için aynı sonuçlara yol açmaması; bazı insanların sahip oldukları kaynaklar nedeniyle
daha avantajlı olmaları, bazı insanların ise kişisel eğilimleri nedeniyle duygusal tükenmişlik
yaşama ihtimallerinin daha yüksek olması beklenmektedir. Buradan hareketle bu
araştırmanın amacı iş-aile çatışması ve duygusal tükenmişlik arasındaki ilişkide psikolojik
sermaye ve işkolikliğin düzenleyici bir rolü olup olmadığını tespit etmektir. Finans
sektöründe istihdam edilen beyaz yakalı çalışanlardan tek bir zaman diliminde toplanmış
olan veriler kullanılarak iş-aile çatışması, duygusal tükenmişlik, işkoliklik ve psikolojik
sermaye arasındaki ilişkiler iki model altında incelenmiştir.
Çalışma kapsamında literatür temel alınarak değişkenler arasındaki olası ilişkilerin
incelendiği iki ayrı model önerilmiş ve her bir modelin analizi Hayes (2018) tarafından
geliştirilen PROCESS Macro ile gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bulgular incelendiğinde işaile çatışmasının duygusal tükenmişliği pozitif yönde tahmin ettiği ancak aile-iş
çatışmasının duygusal tükenmişlik üzerindeki etkisinin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı
görülmüştür. Ayrıca işkoliklik ve psikolojik sermayenin ise iş-aile ve aile-iş çatışmalarının
duygusal ükenmişlik üzerindeki etkisinde düzenleyici bir role sahip olmadığı tespit
edilmiştir. Alternatif modelde ise işkolikliğin iş-aile çatışması aracılığıyla duygusal
tükenmişliği tahmin ettiği, ancak işkolikliğin duygusal tükenmişlik üzerindeki pozitif
etkisinin psikolojik sermayesi yüksek olan bireylerde azalacağı varsayılmıştır. Elde edilen
iv
bulgulara göre, işkolikliğin iş-yaşam çatışması aracılığıyla duygusal tükenmişliği etkilediği,
ancak söz konusu aracılık ilişkisinin psikolojik sermayenin orta ve yüksek seviyelerinde
anlamlı olduğu tespit edilmiştir. Yapılan incelemelerde, psikolojik sermayenin iş-aile
çatışması duygusal tükenmişlik arasındaki ilişkide düzenleyici rolünün olmadığı, sadece
işkoliklik iş-aile çatışması arasıdaki ilişkide düzenleyici rol üstlendiği görülmüştür.
Sonuçlar, psikolojik sermayenin işkolikliğin iş-aile çatışması üzerindeki pozitif yöndeki
etkisini azaltarak, işkoliklik eğilimlerin iş-aile çatışmasını arttırma olasılığını azalttığını
göstermektedir. Ancak psikolojik sermayenin iş-yaşam çatışması-duygusal tükenmişlik
arasındaki ilişkide düzenleyici etkiye sahip olmaması, iş-aile çatışması belli bir seviye
ulaştığı takdirde, psikolojik sermayenin duygusal tükenmişliği azaltmada herhangi bir
koruyuculuğunun bulunmadığını göstermektedir.
Elde edilen bulgular iş-aile çatışmasının ve işkolikliğin duygusal tükenmişlik gibi olumsuz
çıktılar ile ilişkili olduğunu; psikolojik sermayenin ise belirli bir noktaya kadar çalışanları
koruyan bir mekanizma olarak rol aldığını göstermektedir. Buradan hareketle yöneticilere
çalışanların psikolojik sermaye kaynaklarını geliştirmeleri ve iş-aile çatışması ve işkoliklik
eğilimlerin ortaya çıkmasını engellemeleri veya zararlı etkilerini azaltabilmeleri için faydalı
olabileceği düşünülen çeşitli önerilerde bulunulmuştur