Metu Journal Of The Faculty Of Architecture, cilt.2, sa.38, ss.1-20, 2021 (AHCI)
Labirent, mimarlık ve felsefenin ortaklığına işaret eden topolojik bir model
olarak belirmektedir. Geçmişin çıkmazları karşısında çözümler ürettiğine
inanan her düşünce, hem bir labirentte yol almakta hem de yeni bir
labirenti inşa etmektedir. Günümüz düşüncesini tıkayan temel çıkmaz,
onu mutlak khaos (düzensizlik) ya da mutlak kosmos’un (düzen) alanına
kapatmayı deneyen bipolar eğilimlerden kaynaklanmaktadır. Bu durumda
düşünce, iki uçta da yeni olanı düşleme olanağını kaybetmektedir, çünkü
böylesi bir düş, ne mutlak khaos’un uçurumunda ne de mutlak kosmos’un
devinimsiz mezarlığında düşlenebilir. Düşüncenin hem yeni olanı dile
getirip hem de söz konusu çıkmaza takılmaması için, inşa edilecek olan
labirentin aynı anda khaos ve kosmos’a temas etmesi, kısacası khaosmos’un
ikili hareketiyle düzenlenmesi gerekmektedir. Bu yazıda ilkin, yalnızca
kapalı yapıların değil, imdat çıkışlarının da mucidi olduğunu göstereceğim
Daedalos’un labirentinden hareketle, khaosmos’un ikili hareketi için bir
zemin oluşturmayı deneyeceğim. Belirleyeceğim bu yeniden-başlangıç
zemininin üzerineyse, Vitruvius’u Daedalos’un labirenti üzerinden yeniden
yorumlayacağım bir anlatıyı bina edeceğim. Vitruvius’un dizgesindeki
imdat çıkışlarına ve ancak onlar sayesinde oluşturulabilen kapalı yapılara
işaret ederek, Vitruvius’un Mimarlık Üzerine’sinin de khaosmos’un ikili
hareketiyle oluşturulmuş bir labirent olarak değerlendirilebileceğini
göstereceğim. Son olarak da, Daedalos ve Vitruvius’ta kendini gösteren
khaosmos’un, yeni olanı ortaya koymak isteyen bir düş için nasıl ontolojik
ilişkiler yarattığını tartışacağım.
A labyrinth appears as a topological model signifying the togetherness
of architecture and philosophy. Every thought that believes that it has
produced solutions to the difficulties of the past travels through a labyrinth
and builds a new labyrinth. The main difficulty that blocks today’s
thinking arises from bipolar tendencies that try to incarcerate it to the land
of absolute chaos (disorder) or absolute cosmos (order). Thought loses its
potential to imagine the new at both extremes, for such a dream cannot
be imagined neither in the abyss of absolute chaos or immobile graveyard
of absolute cosmos. In order for the thought to express the new and not to
get caught up in this difficulty, the labyrinth to be built must touch the
chaos and the cosmos at the same time, or shotly, it must be organized
by the dual movement of chaosmos. In this text, I will first try to lay the
groundwork for the dual movement of chaosmos, with reference to labyrinth
of Daedalus, which I will show that he is the inventor of not only closed
structures but also escape hatches. On this re-beginning grond that I will
establish, I will constitute a narrative in which I will reinterpret Vitruvius
through the labyrinth of Daedalus. By pointing to the escape hatches in Vitruvius’ system and the closed structures that can only be created due
to them, I will show that his On Architecture can also be considered as a
labyrint created by the dual movement of chaosmos. Finally, I will discuss
how chaosmos, revealed with Daedalus and Vitruvius, creates ontological
relations for a dream that wants to express the new.