Transparency, as a concept discussed by many different disciplines, is defined primarily through its physical features as being translucent in its most general definition, does not prevent light from passing through, and makes what is behind visible. Figuratively it corresponds to a definition in which information is unconditionally accessible and all actions are clear and controllable. As can be understood from both definitions, whether it is handled through its physical features or its figurative meaning, it is seen that the concept of transparency basically corresponds to a representation that is not hidden, that is obvious, that clearly reveals what is. This research includes the examination of the concept of transparency, based on the aforementioned definitions, within the field of art, and how it is approached formally and conceptually depending on periodic conditions and differentiating tendencies of the artists it is interpreted more clearly by supporting it with examples from different fields such as painting, sculpture and architecture.
Bir çok farklı disiplinin ele aldığı bir kavram olarak şeffaflık, en genel tanımıyla saydam, içerisinden ışığın geçmesine engel olmayan, arkada kalanı görünür kılan olarak öncelikle fiziki özellikleri üzerinden tanımlanırken, mecazi anlamda da bilgiye koşulsuz bir şekilde ulaşılabilen, tüm eylemlerin açık ve kontrol edilebilir olduğu bir tanımlamaya karşılık gelmektedir. İster fiziksel özellikleri, isterse mecazi anlamı üzerinden ele alınsın her iki tanımlamadan da anlaşılacağı üzere şeffaflık kavramının temelde gizli olmayan, belirgin olanı açıkça ortaya koyan bir temsile karşılık geldiği görülmektedir. Bu araştırma, şeffaflık kavramının sanat alanı kapsamında sınırlandırıldığı, dönemsel koşullara ve sanatçıların eğilimlerine bağlı olarak biçimsel ve kavramsal açıdan nasıl ele alındığı ve farklı yorumlandığı üzerine gerçekleştirilmiş bir incelemedir.