In today’s cities, the clearly observed population growth and thus the rapid urbanization confronts human beings with a life in a limited space where their natural environment has been destroyed and their needs cannot be met adequately. The cities that have been migrated into in order to live a better life earlier have begun to turn into places where loneliness is felt more deeply, the future is uncertain and the past is perished. The relationship of the art to the city, which can be regarded as one of the important indicators of the reflections of this transformation of cities in years on human experience, has been emphasized.
Günümüz kentlerinde belirgin biçimde gözlemlenen nüfus artışı ve bunun getirdiği hızlıyapılaşma, insanı doğal çevresinin tahrip edildiği, gereksinimlerine yeterince karşılık bulamadığı,sınırlı bir mekânda yaşamak durumuyla karşı karşıya bırakmaktadır. Öncesinde daha iyi biryaşam sürmek adına göç edilen kentler günümüzde yalnızlık duygusunun daha derindenhissedildiği, geleceğin belirsiz, geçmişin ise hızla silindiği mekânlara dönüşmeye başlamıştır.Kentlerin yıllar içerisinde geçirdiği bu dönüşümün insan yaşantısı üzerindeki yansımalarınınönemli göstergelerinden biri olarak değerlendirilebilecek olan sanatın kentle olan ilişkisi,üzerinde durulmuştur.
