Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Konferansı 2024, İstanbul, Türkiye, 5 - 07 Aralık 2024, ss.103
Türkiye’de geçici koruma altında
yaşayan yaklaşık 3.1 milyon Suriyeli göçmen arasındaki bebek ölümlerine ve bu
ölümlerin hangi sosyal eşitsizliklerden kaynaklandığına ilişkin sınırlı sayıda
çalışma bulunmaktadır. Sağlığın sosyal belirleyicileri teorik çerçevesinden
hareket eden bu çalışmada, Türkiye’de binde 9; Suriyeli göçmenler arasında ise
binde 22 seviyesinde olan bebek ölüm hızının arkasında yatan sosyal faktörler
ortaya konularak; bu eşitsizliğin ortadan kaldırılmasına yönelik politika ve
stratejilerin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Çalışmada, Hacettepe
Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen 2018 Türkiye
Nüfus ve Sağlık Araştırması (2018 TNSA) Suriyeli Göçmen Örneklemi’nin verileri
kullanılmaktadır. Bu araştırmada Türkiye’deki Suriyeli göçmen nüfusu temsil
eden 1826 hanede 2216 kadınla yapılan görüşmelerde, bebek ölümleri ve bebek
ölümlerinin sosyal belirleyicilerine ek olarak fiziksel çevreye, sağlık
hizmetlerine ulaşmaya ve sağlık davranışına ilişkin oldukça ayrıntılı veri
toplanmıştır. Çalışmada betimsel analizlerin yanında, Farah ve Preston
(1982) tarafından geliştirilen ve
kadınların çocukları arasındaki bebek ölüm riskini toplam nüfusun bebek ölüm
riski ile karşılaştıran “Çocuk Ölümleri Endeksi” ile elde edilen değerler kullanılarak
bir seri doğrusal regresyon modeli ile bu ölümlerin arkasında yatan sosyal
eşitsizlikler anlaşılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın ilk sonuçları Suriyeli
bebekler arasındaki ölüm riskinin Türkiye’deki bebeklere göre 1.12 kat daha
yüksek olduğunu göstermektedir. Ancak, hem Suriyeli göçmen kadınların
bebeklerinin hem de Türkiye’deki kadınların bebeklerinin ölüm riskinin sağlığın
sosyal belirleyicilerine göre farklılaştığı görülmekle birlikte, Suriyeli
göçmen kadınların bebeklerinin ölüm riskinin sosyal belirleyicilere göre
farklılaşma seviyesinin daha az olduğu görülmektedir. Bu durum, yoksulluğun, kadınların
ve eşlerinin eğitimsizliğinin, üreme sağlığı hizmetlerine ulaşmakta yaşanılan
güçlüğün, yüksek doğurganlığın, geleneksel sosyo-kültürel özelliklerin ve konutlardaki
olumsuz hijyen koşullarının farklı sosyal gruplardaki Suriyeli göçmenler
arasında ayrım gözetmeksizin daha yüksek seviyede olduğuna işaret etmektedir.
There are limited studies on infant mortality among approximately 3.1 million Syrian refugees living under temporary protection in Türkiye and the social inequalities that cause these deaths. This study, based on the theoretical framework of the social determinants of health, aims to reveal the social factors behind the infant mortality rate, which is 9 per thousand in Türkiye and 22 per thousand among Syrian refugees, and to present policies and strategies to eliminate this inequality. The study uses data from the 2018 Türkiye Demographic and Health Survey (2018 TDHS) Syrian Migrant Sample conducted by the Hacettepe University Institute of Population Studies. In this study, in addition to infant mortality and the social determinants of infant mortality in Türkiye, very detailed data were collected on the physical environment, access to health services, and health behavior in interviews with 2216 women in 1826 households. In addition to descriptive analyses, the study attempted to understand the social inequalities behind these deaths by using the values obtained from the “Child Mortality Index” developed by Farah and Preston (1982), which compares the risk of infant mortality among women’s children with the risk of infant mortality in the total population, using a series of linear regression models. The initial results of the study show that the risk of death among Syrian infants is 1.12 times higher than that of infants in Türkiye. However, while it is seen that the risk of death of both Syrian refugee women’s babies and the babies of women in Türkiye differs according to the social determinants of health, it is seen that the level of differentiation of the risk of death of Syrian refugee women’s babies according to the social determinants is less. This indicates that poverty, lack of education of women and their husbands, difficulty in accessing reproductive health services, high fertility, traditional socio-cultural characteristics and poor hygiene conditions in housing are at higher levels among Syrian refugees in different social groups without any distinction.