Bu çalışmanın amacı, robot teknolojisinin 21. yüzyılda kamu güvenliğine mekânsal etkilerini anlamaya yardımcı olabilecek bir analitik çerçeve oluşturmaktır. Robot tasarımında erişilen insanüstü yeteneklerin incelenmesinin ötesinde, bu çalışmada robot kullanımının kamu politikası aktörlerine etkileri çoklu akımlar kuramı kullanılarak değerlendirilmiştir. Bu çerçevede, ‘Kamu güvenliğinde robot teknolojisinin meşruiyeti tartışmaları mekân değişkeninden etkilenmekte midir?’ sorusunun yanıtı araştırılmıştır. Robot otonomisinin kamu güvenliğindeki rolünün kapsamı incelendiğinde; robotlar ile aynı ekosistemdeki insanların sorumlulukları, robot kullanımının insan haklarına etkileri, bu kullanımın mekânsal boyutu ile robot kullanımı karşıtı tartışmalar gibi temalar öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, tam-otonom ve yarı-otonom robot kullanımının yasal, etik ve toplumsal etkileri tartışılmıştır. Ayrıca robotların kamu güvenliğinde kullanımında tartışmaların yoğunlaştığı sorun alanlarına dikkat çekilmiştir. Kamu güvenliğinde robot kullanımı tartışmalarının mekâna göre farklılaşması ve tam- otonom robotların kamu politikalarında büyük değişimlerin habercisi olması, bu konuda gelecekte yapılacak araştırmalarda ‘otonominin mekânsallığı’ yaklaşımının daha fazla kullanılması gerekliliğini de beraberinde getirmektedir.
The aim of this study is to create an analytical framework that can help to understand the spatial effects of robot technology on public safety in the 21st century. Beyond examining the superhuman abilities achieved in robot design, this study evaluates the effects of robot use on public policy actors using multiple streams theory. In this context, the answer to the question "Is the discussion of the legitimacy of robot technology in public safety affected by the space variable?" has been investigated. When the scope of the role of robot autonomy in public safety is examined; themes such as the responsibilities of people in the same ecosystem with robots, the effects of robot use on human rights, the spatial dimension of this use and discussions against the use of robots come to the fore. In this context, the legal, ethical and social effects of using fully-autonomous and semi-autonomous robots are discussed. In addition, attention has been drawn to the problem areas where the discussions in the use of robots in public safety are intensified. The differentiation of the discussions on the use of robots in public safety according to space and the fact that fully-autonomous robots herald major changes in public policies bring the necessity of using the 'spatiality of autonomy' approach more in future research on this subject.