VIth International Eurasian Educational Research Congress, Ankara, Türkiye, 19 Haziran - 22 Eylül 2019, ss.1505-1506
Matematiksel modelleme çalışmaları son yıllarda matematik eğitiminde oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu önem, ülkelerin öğretim
programlarında matematiksel modellemeye yapılan vurgularla ve matematiksel modelleme bağlamında gerçekleştirilen
araştırmalarda kendini göstermektedir. Örneğin MEB (2018) tarafından açıklanan yeni matematik öğretim programında, matematiği
modelleme ve problem çözmede kullanabilen bireylere her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulduğu belirtilmekte ve modellemeye
yönelik kazanımlara yer verilmektedir. Benzer şekilde Amerika’da kullanılan ortak eyalet standartlarında matematiksel olarak yeterli
olmak, öğrencilerin günlük yaşamda karşılarına çıkan problemleri sınıf düzeylerine göre matematiksel bilgilerini kullanarak
çözebilmeleri olarak açıklamaktadır (Common Core State Standards Initiative, 2019). Matematiksel modellemenin gerçek yaşam
problemlerini matematiksel terimler kullanarak matematik diline çevirme süreci (Cheng, 2001) olarak tanımladığı düşünülürse
matematiksel modelleme vurgusu bu standartlarda da ortaya çıkmaktadır. Matematiksel modellemenin matematik öğretim
programlarına girmesi, lisans öğretmen yetiştirme programlarını da etkilemiş ve Yükseköğretim Kurumu tarafından ilan edilen yeni
matematik öğretmenliği lisans programlarında matematiksel modelleme zorunlu alan eğitimi dersleri arasında yer almıştır. Bu da
matematik öğretmenlerinin matematiksel modelleme yapabilmesi veya bir öğretim faaliyeti olarak kullanabilmesi gibi bir takım
yeterlilikleri ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmanın amacı matematik öğretmenliği son sınıfta öğrenim görmekte olan matematik öğretmen
adaylarının 3 haftalık matematiksel modelleme eğitimi ardından matematiksel modelleme etkinliklerine yönelik algılarını incelemektir.
Çalışmanın katılımcılarının seçilmesindeki temel nedenler, öğretmen adaylarının yeni öğretim programına dahil olmamaları, daha
önce matematiksel modelleme dersi almamış olmaları, öğrenimlerinin son sınıfında olmaları ve meslek bilgisi ve alan eğitimine
yönelik derslerin çoğunu tamamlamış olmalarıdır.
Araştırma Yöntemi
Çalışmanın katılımcılarını Ankara’da bir üniversitesinin Matematik Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim görmekte olan 23 matematik
öğretmen adayı oluşturmaktadır. Öğretmen adaylarının belirlenmesinde amaçlı örnekleme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir durum
örneklemesi kullanılmıştır. Öğrenimlerinin yedinci döneminde yer alan bu öğretmen adaylarının matematiksel modelleme
problemlerini nasıl algıladıklarını ortaya koymak amacıyla öncelikle öğretim programları kapsamındaki bir derste 12 saatlik bir
matematiksel modelleme eğitimi gerçekleştirilmiştir. Bu öğretimin gerçekleştirilmesinin nedeni öğrencilerin daha önce herhangi bir
modelleme eğitimi almamış olmalarıdır. Modelleme eğitimi sırasında öğrencilere öncelikle problem ve problem türleri tanıtılmış, rutin
olmayan ve gerçek hayat problemleri üzerinde durulmuştur. Daha sonra matematiksel modelleme problemleri örnekleri verilmiş ve
bu problemlerin diğer problemlerden farkı ve ortak yönleri tartışılmıştır. Ardından sınıf ortamında üç tane matematiksel modelleme
etkinliği gerçekleştirilmiştir. Bunun için öğrenciler gruplar halinde çalışmış, problemlere önerdikleri çözüm yaklaşımları sınıf
ortamında sunulmuştur. Son olarak bu etkinliklerin özellikleri üzerinde durulmuş ve matematik öğretimi açısından avantajları ve
dezavantajları tartışılmıştır. Çalışma verilerini ise öğretmen adaylarına sorulan bir ara sınav sorusunun cevapları oluşturmaktadır.
Ders kapsamında gerçekleştirilen ara sınavdan önce öğrencilere bir modelleme sorusu bulmaları/yazmaları istenmiş ve sınav
sırasında neden bu soruyu seçtiklerini, seçtikleri/yazdıkları soruyu neden modelleme etkinliği olarak değerlendirdiklerini belirtmeleri
istenmiştir. Elde edilen veriler doküman incelemesi yoluyla analiz edilmiş ve analiz sırasında daha önce Urhan ve Dost’un (2018)
birlikte kullandığı Lesh ve Doerr (2003) tarafından tanımlanan modelleme oluşturma etkinlikleri prensipleri ile literatürde yer alan ve
bir modelleme etkinliğinde bulunması gereken temel kriterler dikkate alınmıştır.
Beklenen/Geçici Sonuçlar
Lesh ve Doerr’e (2003) göre model oluşturma etkinliklerinin gerçeklik prensibi, model oluşturma prensibi, öz değerlendirme prensibi,
yapı belgelendirme prensibi, model genelleme prensibi, etkili prototip prensibi olmak üzere altı prensipten oluşmaktadır. Literatürde
yer alan modelleme etkinlikleri incelendiğinde modelleme etkinliklerinin gerçekçi ve açık uçlu problemler olması, farklı çözümlere izin
verir nitelikte olması, üst düzey düşünme becerisi ve üst bilişsel bir yönlendirme gerektirmesi, öğrenenlerin öğrenmesine ve kendini
değerlendirmesine olanak sağlaması, grup çalışmasına izin vermesi ve farklı disiplinler arasındaki ilişkilerin var olduğunu göstermesi
gibi özellikler barındırması gerektiği vurgulanmaktadır (Chamberlin & Moon, 2005; Lesh et al., 2000; Lesh & Caylor, 2007; akt. Urhan
ve Dost, 2018). Analiz sonucunda öğretmen adaylarının modelleme etkinlikleri seçerken, modelleme etkinliklerinin hangi özelliklerini
dikkate aldıklarını hangi özelliklerine yer vermediklerini ortaya çıkarması beklenmektedir. Elde edilen bu sonuç modelleme eğitimi
sırasında öğretmen adaylarının modelleme etkinliklerinin hangi özeliklerine daha çok önem verdikleri, hangi özelliklerini önemsiz gördüklerini ortaya çıkarmak açısından etkili olabileceği düşünülmektedir. Dolayısıyla araştırma sonuçlarının yeni matematik öğretmenliği lisans programında yer alan modelleme dersinin içeriğinin uygulamaya dönük kısmının yapılandırılmasında öğretim üyelerine içgörü kazandırmak açısından yardımcı olacağı düşünülmektedir.