The Structure of Non-Performing Loan (NPL) Securitisation and Different Types of NPL Securitisation in Practice


BELBER E. Ç.

Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, vol.12, no.1, pp.269-283, 2024 (Peer-Reviewed Journal) identifier

  • Publication Type: Article / Article
  • Volume: 12 Issue: 1
  • Publication Date: 2024
  • Journal Name: Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
  • Journal Indexes: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Page Numbers: pp.269-283
  • Hacettepe University Affiliated: No

Abstract

The process of converting a company’s illiquid assets into liquid assets is called as asset securitization and in order to make the definition easier only “securitization” is used in the practice. Securitization is a means of creating marketable and transferable securities from a company’s illiquid assets (receivables with or without a collateral) by way of financial engineering to sell these securities to the investors and get funding. The standard performing asset-backed securitisation (ABS) has a variety of benefits to the economy as well as to the originator and the investors via helping the originator to get cheaper and easy access to the financial markets as well as the investors to find a suitable investment product which depends on their risk appetite. On the other hand, contrary to performing assets, NPL securitisation uses non-performing, impaired assets as an asset class for the securitized asset pool. The main differences between the NPL securitisation and the performing one, relies on the assets securitized and their lower degree of homogeneity as well as nonpredictability nature of the unstable cash flows. However, true sale and insolvency remoteness remain the fundamental columns of both types of securitisations. NPL securitisation is also used as a credit risk transfer strategy. It focuses not only on the removal of respective illiquid assets from the balance sheet of the credit institution (such as bank) to another unrelated entity, but rather on the ultimate distribution of their economic risk (and potential returns) to various investors in the capital markets.
Bir şirketin likit olmayan varlıklarının likit varlıklara dönüştürülmesi işlemine varlık menkul kıymetleştime adı verilmekte olup, tanımı basitleştirmek amacıyla uygulamada sadece “menkul kıymetleştirme” kullanılmaktadır. Menkul kıymetleştirme, bir şirketin likit olmayan varlıklarından (teminatlı veya teminatsız alacaklar) pazarlanabilir ve devredilebilir menkul kıymetler yaratmanın, bu menkul kıymetleri yatırımcılara satarak fon elde etmenin bir yolu olarak tanımlanır. Varlığa dayalı menkul kıymetleştirmenin (VDMK) standart uygulaması, kaynak kuruluşun finansal piyasalara daha ucuz ve kolay erişmesine ve yatırımcıların da risk iştahına uygun bir yatırım aracı bulmasına yardımcı olmak suretiyle ekonomiye, kaynak kuruluşa ve yatırımcılara çok çeşitli faydalar sağlar. Diğer taraftan, sorunlu kredilerin menkul kıymetleştirilmesi, canlı kredilerin (varlıkların) aksine, menkul kıymetleştirilecek varlık havuzu için bir varlık sınıfı olarak sorunlu, değer düşüklüğüne uğramış varlıkları kullanır. Sorunlu kredilerin menkul kıymetleştirilmesi ile canlı kredilerin menkul kıymetleştirilmesi arasındaki temel farklar, menkul kıymetleştirilen varlıklara, sorunlu kredilerin daha düşük homojenlik derecesine ve istikrarsız nakit akışlarının öngörülemez doğasına dayanmaktadır. Bununla birlikte, gerçek satış ve iflasa tabi olmama nitelikleri her iki menkul kıymetleştirme türünün de temel sütunları olmaya devam etmektedir. Sorunlu kredilerin menkul kıymetleştirilmesi aynı zamanda bir kredi riski transfer stratejisi olarak da kullanılmaktadır. Bu menkul kıymetleştirme türü, yalnızca ilgili likit olmayan varlıkların, kredi kuruluşunun (banka gibi) bilançosundan başka bir ilgisiz kuruluşa aktarılmasına değil, aynı zamanda bu varlıkların ekonomik risklerinin (ve potansiyel getirilerinin) sermaye piyasalarındaki çeşitli yatırımcılara nihai dağıtımına odaklanır.