DEPREMİN ARDINDAN GAZETECİLİK ETİĞİNİ TEKRAR DÜŞÜNMEK: İLİŞKİNİN YÖNÜNÜ TERSİNE ÇEVİRMEK


Yoldaş C.

10. ULUSLARARASI İLETİŞİM GÜNLERİ / DİJİTAL KAPİTALİZM VE İLETİŞİM SEMPOZYUMU, İstanbul, Türkiye, 15 - 17 Mayıs 2023, ss.272, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.272
  • Hacettepe Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Şubat ayında meydana gelen depremlerin ardından “gazetecilik ve etik” tartışması yükselerek bir kez daha gündeme gelmiştir. Deprem bölgesinde üretilen gazetecilik çıktıları hem mesleğin hem de etik tartışmasının yeniden ele alınması gereğini de göstermiştir. Gazeteciliğin nasıl yapılması gerektiği üzerine tartışmalar günümüzde oldukça fazladır. Bu tartışmalarda “gazetecilik etiği” kavramına sıkça başvurulmaktadır. Gazetecilik etiği, mesleğin hangi sınırlar içerisinde yapılacağını belirleyen normlar olarak bu tartışmalarda kendini göstermektedir. Genel eğilim, var olan etik normların belirli örnekler üzerinden uygunluk denetiminin yapılması veya bu normların güncellenmesi gerekliliği üzerinden hareket etmektedir. Bu çalışma, yürütülen hâkim gazetecilik etiği yaklaşımlarının bilimsel geçerliliğinin tartışmaya açılması gerektiğini iddia etmektedir. Bu iddianın temelinde, hâkim etik normların öngördüğü gazetecilik ile gazeteciliğin geliştiği tarihsel ve toplumsal koşullar arasında bir kopukluk olduğu tespiti yatmaktadır. Bu çerçevede, etik kuralların yürütülen tartışmalarda ele alınış biçimini incelemek önem kazanmaktadır. Etik normlar iki şekilde ele alınabilir. Birincisi ve genel eğilimde kendini gösteren, etik kuralların toplumsal koşullardan bağımsız, tarihsiz, genel geçer kurallar olarak ele almaktır. İkinci seçenek ise etik kuralları taraflar arası mücadelenin geçici uzlaşısı ve gazetecilik etiğini ise bir mücadele alanı olarak görmektir. Bu anlayışta, gazetecilik pratiğinin yapılışı, gazetecilik mücadelesinin potansiyel ve kısıtlılıklarıyla yakından ilişkilidir. Birinci durum olarak ifade edilen, artık mistik bir ideal halini almış etik kuralların gazetecilik pratiğini belirlemesine yönelik bir yaklaşımın açıklayıcı gücünün düşük olduğu düşünülmektedir.Bu çerçevede çalışmada, günümüz gazetecilik etiğinin önerdiği gazeteciliğin ne olduğu, bu gazeteciliğin hangi toplumsal koşullarla geliştiği ve önerilen gazetecilik ideali ile belirli toplumsal koşullarda gelişen gazetecilik gerçeği arasındaki gerilimin incelenmesi, bu çerçevede de hâkim gazetecilik etiği tartışmasının geçerliliğinin sorgulanması amaçlanmaktadır.