ÇELİKBIÇAK Ö. (Yürütücü), YET İ., GENÇAY ÇELEMLİ Ö., ŞARDAN EKİZ M., Özel S.
TÜBİTAK Projesi, 2022 - 2025
Bal, dünyanın birçok ülkesinde üretilmekte ve fonksiyonel özellikleri ve besin değerleri nedeniyle önemli bir ilaç olduğu
kadar enerji sağlayan bir gıda olarak kabul edilmektedir. Bal ayrıca biyolojik, fizyolojik ve farmakolojik aktiviteleriyle de
bilinmektedir. Balın içeriğinde yaklaşık 200 farklı bileşen bulunmaktadır. Ana bileşeni olan şekerlerin yanı sıra; su,
proteinler, organik asitler, vitaminler, mineraller, pigmentler, fenolik maddeler, çok çeşitli uçucu bileşenler ve balın hasat
edilme şeklinden kaynaklanan katı partiküller içermektedir. Balın şeker içeriği çoğunlukla balın bitkisel kaynağından
kaynaklanmaktadır ve fruktoz, glikoz konsantrasyonları monofloral balların ayırt edilmesinde önemli bir indikatördür.
Balın önemli bileşenlerinden biri de proteindir. Protein içeriği diğer bileşenlere oranla çok düşüktür ve bu oran bal arılarının
türüne göre değişiklik gösterir. Baldaki protein türü ve miktarının her zaman arı türüne ve çevresel faktörlere göre değiştiği
belirtilmektedir. Son on yılda, baldaki proteinleri analiz etmek veya proteom düzeyinde biyolojik aktivitesini incelemek için
proteomik yaklaşımlar uygulanmıştır. Ancak, balın proteomu, karmaşık bal matriksi nedeniyle net olarak
aydınlatılamamıştır. Bal içerisinde bulunan protein miktarı, farklı çalışmalarda hem düşük hem de nispeten geniş bir aralık
halinde (% 0,1-3,3) raporlanmıştır. Analitik araçlar, özellikle kütle spektrometrisindeki gelişmelerden sonra, protein
tanımlama ve karakterizasyonunu daha basit, daha kolay ve düşük miktarda protein için bile mümkün hale getirmiştir.
Aslında, bal proteomuna ilişkin kütle spektrometrisine dayalı çalışmalar, diğer biyolojik örnekler için yapılan proteomik
çalışmalara kıyasla geride kalmıştır. Yapılan literatür incelemesi tıbbi ve farmasötik açıdan önemi yüksek olan bal
proteomu hakkındaki bilgilerin yetersiz olduğunu göstermektedir. Bu proje ile monofloral bal çeşitlerindeki protein içeriğinin
belirlenmesi amaçlanmaktadır. Elde edilecek sonuçlar ışığında bal analizleri yapılırken çeşidinin belirlenmesine de
yardımcı olacağı düşünülmektedir.
Bal metabolomuyla ilgili çok fazla araştırma bulunmamaktadır. Araştırmalar genel olarak flavanoid ve uçucu bileşikler
üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu iki gruptaki moleküller birincil metabolitlerden farklı olarak baldaki ikincil metabolitleri
oluştururlar ve genellikle balın floral orijinine göre farklılık gösterirler. Bu yüzden balların sınıflandırması ve otantikasyonu
için önemli bileşiklerdir. Botanik köken farklılığının baldaki bazı metabolitler üzerindeki etkisi ve metabolit çeşitliliği NMR,
GC-MS, HPLC-QTOF-MS sistemleriyle incelenmiştir. Elde edilen sınırlı bilginin metabolomik yaklaşımlardan da
faydanılarak arttırılması gerektiği görülmüştür.
Ülkemiz, bal çeşitleri yönünden oldukça zengindir. Bugüne kadar ülkemizde yapılan çalışmalarda da genel olarak baldaki
fenolik ve flavonoid yapıların belirlenmesi, şeker içeriğinin incelenmesi, HMF miktarının tayini ve toplam antioksidan
etkisinin belirlenmesi üzerine odaklanmıştır. Ancak literatürde protein ve metabolit içeriğini belirleyen mevcut bir çalışma
bulunmamaktadır. Bu araştırmada amaç Türkiye’de bulunan bal çeşitlerinin proteomik ve metabolomik yaklaşımı ile
profillerinin çıkarılmasıdır. Proje kapsamında Türkiye’nin farklı bölgelerinden toplanmış 15 farklı monofloral bal çeşidini
temsil eden 30 adet bal örneğinin analizlerinin gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır.
Proje kapsamında iki yıl boyunca elde edilecek tüm verilerin biyoinformatik analizler yardımıyla çözümlenmesi sonucunda,
ülkemiz ballarının sınıflandırılması ve biyolojik karakterizasyonu açısından daha net ve yorumlanabilir bilgiler elde
edilecektir. Bu bilgiler ülkemiz ballarının bölgesel farklılıklarının ortaya konulması açısından da oldukça önemlidir. Bu
şekilde ülkemiz ballarının global ölçekteki yeri, insan sağlığı üzerindeki etkileri ve gıda güvenliği ölçütleri açısından
özelliklerinin daha sağlıklı bir şekilde belirlenmesi mümkün olacaktır.