Yumurtaya Verilen Propofol'ün Merkezi Sinir Sistemi Üzerindeki Embriyotoksik Etkilerinin Histolojik Yöntemlerle Belirlenmesi.


İzgi M., Sur E.(Yürütücü)

Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2016 - 2019

  • Proje Türü: Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje
  • Başlama Tarihi: Haziran 2016
  • Bitiş Tarihi: Haziran 2019

Proje Özeti

Bu çalışmanın amacı, klinik pratikte sıklıkla kullanılan bir genel anestezik ajan olan propofol’ün merkezi sinir sisteminin embriyonik gelişimi üzerindeki olası etkilerini döllü tavuk yumurtası kullanarak belirlemektir.

Bu amaçla ATABEY ırkı tavuklara ait 430 adet yumurta kullanıldı. Yumurtalar kontrol, serum fizyolojik, 2,5 mg/kg propofol, 12,5 mg/kg propofol ve 37,5 mg/kg propofol olmak üzere 5 gruba ayrıldı ve enjeksiyonlar inkübasyondan hemen önce hava kamarası yoluyla yapıldı. Kuluçkanın 15, 18 ve 21. günlerinde her gruptan elde edilen 6’şar adet embriyo hassas terazi ile tartıldı, Hamburger-Hamilton skalasına göre gelişim evreleri belirlendi. Beyin, beyincik ve medulla spinalis’ten alınan doku örnekleri rutin histolojik takip işlemleri sonrasında parafinde bloklandı. Bloklardan alınan seri kesitler Crossmon’un üçlü boyama yöntemi, Hematoksilen-Eozin, Kluver-Barrera ve Toluidine mavisi ile boyandı, ayrıca PAS reaksiyonu uygulandı. Preparatlar ışık mikroskop altında incelendi ve beyincik dokusu ile medulla spinalis dokularında histometrik ölçümler yapıldı.

Makroskobik olarak incelenen embriyoların hiçbirisinde yapısal bir anomali/malformasyon olmadığı görüldü. Purkinje hücre sayıları açısından her üç zamanda elde edilen embriyolarda deney ve kontrol grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı görüldü. Deney ve kontrol grupları arasında beyincik dokusunun histolojik organizasyonu açısından tespit edilebilir seviyede bir fark gözlenmemesine karşın 15. gün elde edilen embriyolarda yapılan histometrik ölçümler dış granüler katman kalınlığının tüm deney gruplarında, toplam korteks kalınlıklarının ise özellikle 37,5 mg/kg dozunda propofol uygulanan grupta belirgin bir biçimde azaldığını ortaya koydu. Substantia grisea yüzey alanının medulla spinalis’in kesitlerde izlenen toplam yüzey alanına oranı dikkate alındığında histolojik organizasyon açısından deney ve kontrol grupları arasında belirgin bir fark gözlenmemesine karşın yapılan histometrik ölçümler sonrasında bu oranın 12,5 mg/kg propofol enjekte edilen gruptaki embriyoların servikal segmentlerinde arttığı, torakal segmentlerinde ise azaldığı tespit edildi. 18. gün elde edilen embriyolarda yapılan histometrik ölçümler sonucunda beyincik dokusunda hem dış granüler katmanın hem de toplam korteks kalınlıklarının tüm deney gruplarında belirgin bir biçimde azaldığı tespit edildi. Substantia grisea yüzey alanının medulla spinalis’in kesitlerde izlenen toplam yüzey alanına oranının 2,5 mg/kg propofol enjekte edilen gruptaki embriyoların servikal segmentlerinde arttığı, buna karşın 37,5 mg/kg propofol enjekte edilen gruptaki embriyoların aynı segmentlerinde ise azaldığı tespit edildi. Söz konusu oranın 12,5 ve 37,5 mg/kg propofol enjekte edilen gruplardaki embriyoların torakal segmentlerinde de azalmış olduğu dikkati çekti. 21. gün elde edilen civcivlerde yapılan histometrik ölçümler beyincik dokusunda hem dış granüler katmanın hem de toplam korteks kalınlıklarının tüm deney gruplarında belirgin bir biçimde azaldığını ortaya koydu. Substantia grisea yüzey alanının medulla spinalis’in kesitlerde izlenen toplam yüzey alanına oranının özellikle 2,5 ve 37,5 mg/kg propofol enjekte edilen gruptaki embriyoların lumbal segmentlerinde artmış olduğu tespit edildi. Kanalis sentralis üzerinde yapılan histometrik ölçümler sonucunda kontrol ve deney grupları arasında kanalın enine ve boyuna çaplarının servikal, torakal ve lumbal segmentler seviyesinde farklılıklar gösterdiği tesbit edildi.

Sonuç olarak inkübasyondan hemen önce döllü tavuk yumurtasına verilen propofolün merkezi sinir sistemi üzerinde makroskobik ve ışık mikroskobik incelemelerde herhangi bir malformasyona yol açmadığı ancak yapılan histometrik ölçümler sonucunda beyincik ve medulla spinalis dokularında kontrol gruplarına göre farklılıklara yol açtığı gözlenmiştir.